Yurt dışına mal veya hizmet sattınız ama ödemenizi zamanında alamıyor musunuz? Bu durum, uluslararası ticaret yapan birçok Türk şirketi için sinir bozucu ve maliyetli bir sorundur. Borçlunun farklı bir ülkede olması, alacak takibini karmaşık hale getirse de, doğru hukuki strateji ile paranızı tahsil etmeniz mümkündür. Bu rehber, yurtdışı alacaklarınızı en hızlı ve en az maliyetli şekilde tahsil etmek için izleyebileceğiniz yolları ve şirketiniz için en doğru yöntemi nasıl seçeceğinizi adım adım açıklamaktadır. Ayrıca yurt dışı alacakların takibi konusunda detaylı bir hukuki kılavuz niteliğinde hazırlanmıştır. Borçlunun yurt dışında olması yani yurt dışında yerleşik bir firma ya da birey olması halinde yurt dışı icra takibi yoluyla alacağın tahsili çok daha zor ve karmaşık hukuki prosedürlerin izlenmesini gerektirmektedir.
Uluslararası Alacaklar Nasıl Doğar?
Uluslararası alacaklar, genel olarak yurt dışında yerleşik firma veya kişilerin Türkiye’den mal veya hizmet alımından kaynaklanabilmektedir. Türkiye, hızla artan genç nüfusu, dövize göre TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle daha da düşen maliyetleri ve her geçen artan sayıda kurulan yeni işletmeleri ile büyüyen bir ekonomiye sahiptir. Bu nedenle Türkiye’nin dahil olduğu uluslararası ticaret ağları hemen her sektörde büyük bir yükseliş periyoduna girmiştir.
Uluslararası ticaret konusundaki çalışmalarımız ve tüm hukuki hizmetlerimiz için, “Faaliyet Alanlarımızdan Uluslararası Ticaret bölümünü buradan ziyaret edebilirsiniz.
Yurt Dışı Alacakların Takibi Konusunda Önemli Adım: Durum Değerlendirmesi
Yurt dışı icra takibi veya yurt dışı alacak davası konusunda harekete geçmeden önce şu aşağıdaki maddeleri gözden geçirmekte fayda var. Her alacak takibi süreci kendine özgüdür. Harekete geçmeden önce, bir durum analizi yapmak en doğru stratejiyi belirlemenin anahtarıdır.
- Borcun Miktarı ve Niteliği: Alacağınızın tutarı, başlatılacak hukuki sürecin maliyetine değecek mi?
- Elinizdeki Belgeler: Fatura, sözleşme, e-posta yazışmaları gibi borcu kanıtlayan belgeleriniz ne kadar güçlü?
- Borçlunun Bulunduğu Ülke: Borçlu bir Avrupa Birliği ülkesinde mi? Türkiye ile arasında adli yardım anlaşması var mı?
- Maliyet ve Zaman Beklentiniz: Bu süreç için ne kadar bütçe ve zaman ayırabilirsiniz? Pi Legal Consultancy , uluslararası hukuk bürosu, olarak, ilk adımda müvekkillerimizle birlikte bu analizi yaparak en verimli ve gerçekçi yol haritasını çizeriz.
Yurt Dışı Alacaklar Nasıl Takip Edilebilir?
Uluslararası alacakların takibinde 4 ana yöntemin kullanılabileceği belirtilmelidir.
- Dava dışı yollar ile borçluyu ödemeye zorlamak,
- Avrupa Ödeme Emri yönteminin kullanılması,
- Yurt içinde açılacak davada verilen kararı ilgili ülkede tenfizini sağlamak,
- Yurt dışında doğrudan borçlu aleyhine takibe geçmek
Bu yöntemler hakkında biraz daha detaylı bilgi vermek gerekirse;
1. Yöntem: Dava Dışı Sulh ve Müzakere (En Hızlı ve En Düşük Maliyetli)
Profesyonel bir ihtarname gönderilmesi ve borçluyla doğrudan veya avukat aracılığıyla müzakere edilmesi sürecidir. Bu süreç borçlunun ödeme niyetinin olduğu ancak geciktirdiği, ticari ilişkiyi sürdürmek istediğiniz veya borcun tartışmasız olduğu durumlarda idealdir.
2. Yöntem: Avrupa Ödeme Emri (AB Ülkeleri İçin Pratik Çözüm)
AB ülkelerindeki (Danimarka hariç) borçlular için, diğer üye ülkelerde doğrudan geçerli olan, hızlı ve standart bir takip yöntemidir. Bu yöntem borcun belirli bir paraya dayalı ve itirazsız olduğu durumlarda, mahkeme masraflarını azaltmak için son derece etkilidir.
3. Yöntem: Türkiye’de Dava Açıp Yurtdışında Tenfiz Ettirme
Türk mahkemelerinden alınan bir kararın, borçlunun bulunduğu ülkede de yasal olarak geçerli kılınmasıdır. Bu durum için iki ülke arasında “tanıma ve tenfiz” anlaşması varsa ve borçlunun Türkiye’de de mal varlığı bulunuyorsa stratejik bir seçenek olabilir.
4. Yöntem: Doğrudan Yurtdışında Dava veya Takip Başlatma (En Güçlü Adım)
Borçlunun bulunduğu ülkenin mahkemelerinde doğrudan bir dava veya icra takibi başlatmaktır. Diğer yöntemler sonuç vermediğinde, borç miktarı yüksek olduğunda veya borcun karmaşık olduğu durumlarda başvurulan en kapsamlı yoldur.
Yurt Dışı Alacaklar İçin Neden Öncelikle Dava Dışı Yollar Kullanılmalıdır?
Yurt dışı kaynaklı alacakların takibinde ilk başvurulması gereken yöntem dava dışı yöntemlerdir. Bunun ana nedeni, mahkeme yoluyla takibin, uluslararası işlem ve prosedürleri gerektirmesi ve TL karşısında dövizin göreli yüksek olması nedeniyle çok masraflı olabilmesidir. Diğer taraftan bu alacağın resmi yollar ile takibi, hem ulusal hukuk hem ulus-ötesi hukuki işlemlerin yapılmasını gerektirebileceğinden çok uzun sürmektedir. Daha da kötüsü bu zaman sürecinde bütün hukuki aşamaların dikkatle geçilmesine rağmen borçlunun tahsili kabil mal varlığının bulunamaması riski de vardır.
Yurt Dışı Alacaklar İçin Dava Dışı Yollar Nasıl Kullanılabilir?
Bunun için öncelikle bir uluslararası hukuk bürosunun danışmanlığından yararlanılarak, İngilizce hazırlanacak yazılı bir ihtarnamenin muhataba iletilmesi gerekmektedir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için borçlunun resmi olarak kullandığı e-posta hesaplarının saptanması ve buralara ihtarname mektubunun iletilmesi ilk adım olarak sayılabilir. Yurt dışı alacakların takibinde kullanılacak ihtarnamenin şu unsurları içermesi gerekir:
- uluslararası ticaret dili olarak kullanılan İngilizce dilinde olması,
- ihtarnamenin borcun cebren ödenmesine ilişkin işlemlere girişilmeksizin son uyarı niteliğinde olduğunun vurgulanması,
- borcun ödenmemesi halinde başlatılacak resmi takip ve prosedürlerle muhatabın çok daha yüksek maliyetlere katlanması gerekebileceğinin belirtilmesi
Yurt Dışı Alacakların Yurt İçi Takibi Nasıl Yapılabilir?
Bunun için yerel mahkemeler nezdinde açılacak bir alacak davası neticesinde alınacak bir ilamın yurt dışında borçlunun ikamet ettiği ülkenin yetkili mahkemelerinde tanınmasının ve tenfizinin sağlanması gerekecektir. Tabi ki bu ihtimal, ancak iki ülke arasında tanıma ve tenfiz sözleşmesinin yapılmasına doğrudan bağlı olacaktır.
Bunun için Türkiye ile diğer ülkeler arasında imzalanan adli yardım sözleşmelerine buradan online ulaşabilirsiniz.
Yurt Dışı Alacakların Yurtdışı Takibi Nasıl Yapılır?
Yurt dışı alacakların yurt dışı takibi için iki ana yöntemden söz edilebilir:
- birincisi genel takip yöntemleri,
- ikincisi ise Avrupa ödeme emri yöntemidir.
Yurtdışı İcra Takibinde Genel Takip Usulü Nasıldır?
Özellikle belgelendirilebilir borçlar için yurt dışında genel takip usulünün kullanılması, alacaklı lehine borçlunun ikamet ettiği ülkede daha geçerli bir çözüm olarak değerlendirilebilir. Ancak burada, takip yapılacak ülkenin özellikle bir Avrupa ülkesi olması halinde, mahkeme masrafları, vekalet ücreti ve diğer masrafların son derece yüksek çıkabilme olasılığı mutlaka değerlendirmeye alınmalıdır. Ayrıca sınırı aşan takiplerde, borçlunun bulunduğu ülkedeki hukuki ve yasal prosedürlere uygun hareket edilmesi gerekmektedir.
Avrupa Ödeme Emri (European Payment Order) Nedir?
Aşağıda Avrupa Ödeme Emri ile icra takibi konusuna değinmeden önce burada detaylı bir şekilde tanımını yapmanın daha faydalı olacağını düşündük. Avrupa Ödeme Emri, Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki borçlulara karşı, itiraz edilmeyen para alacaklarının tahsili için oluşturulmuş basitleştirilmiş ve hızlandırılmış bir hukuki prosedürdür. 1896/2006 sayılı AB Tüzüğü ile düzenlenen bu yöntemin temel amacı, farklı ülkeler arasındaki hukuki süreçlerde mahkeme masraflarını azaltmak ve alacaklıların paralarını çok daha hızlı bir şekilde tahsil etmelerini sağlamaktır.
Bu prosedür, Türk bir şirketin veya alacaklının, AB’de yerleşik bir borçludan olan alacağı için kullanabileceği en etkili yollardan biridir.
Süreç Nasıl İşler?
- Standart Form Doldurulur: Alacaklı, standart bir form (Form A) doldurarak alacağını ve delillerini basit bir şekilde mahkemeye sunar.
- Mahkeme Emri Yayınlar: Mahkeme, talebi inceledikten sonra bir Avrupa Ödeme Emri düzenleyerek borçluya tebliğ eder.
- Borçluya İtiraz Hakkı Tanınır: Borçlunun, ödeme emrine tebliğden itibaren 30 gün içinde itiraz etme hakkı vardır.
- Karar İcra Edilebilir Hale Gelir: Eğer borçlu 30 gün içinde itiraz etmezse, ödeme emri düzenlendiği mahkeme tarafından icra edilebilir ilan edilir ve bu karar, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın tüm AB üyesi ülkelerde doğrudan icra edilebilir hale gelir.
Avrupa Ödeme Emri Hangi Ülkelerde Geçerlidir?
Bu prosedür, Danimarka hariç tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerde geçerlidir.
Yani alacaklının Türkiye’de, borçlunun ise örneğin Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya, Belçika, Avusturya veya diğer bir AB üyesi ülkede olması durumunda bu yola başvurulabilir. Bu, Türk alacaklılar için çok geniş bir coğrafyada hızlı tahsilat imkanı sunar.
Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
- En Büyük Avantajı: Hızlı olması ve diğer AB ülkelerinde ayrıca bir “tanıma ve tenfiz” davası açma zorunluluğunu ortadan kaldırmasıdır. Karar, tüm üye ülkelerde doğrudan geçerlidir.
- En Büyük Dezavantajı: Borçlunun, hiçbir gerekçe göstermeden, basit bir dilekçe ile ödeme emrine itiraz etme hakkı vardır. Borçlunun itiraz etmesi halinde, Avrupa Ödeme Emri prosedürü sona erer ve süreç, yetkili mahkemede normal bir alacak davasına dönüşür. Bu durumda yöntem, pratikliğini ve hızını yitirir.
Bu nedenle, bu yola başvurmadan önce borçlunun itiraz etme olasılığının bir uluslararası alacak takibi avukatı tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Avrupa Ödeme Emri İlamsız İcra Takibi Nedir?
Yurtdışı alacakların yurt dışında takibi için ikinci bir yöntem ise Avrupa Ödeme Emri yönteminin kullanılmasıdır. Avrupa Birliği Ödeme Emri Prosedürünün Kurulmasına İlişkin 1896/2006 Sayı ve 12 Aralık 2006 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Tüzüğü (Avrupa İlamsız İcra Tüzüğü)nün ana amacı, itirazsız para taleplerine ilişkin sınır ötesi davalarda dava masraflarını basitleştirmek, hızlandırmak ve azaltmaktır.
Borçlunun Avrupa Birliği üyesi ülkelerden birinde-Danimarka hariç- yerleşim yeri ve/veya mutad meskeninin bulunması halinde alacaklının doğrudan başvurusu ile bu süreç başlatılabilir.
Avrupa Ödeme Emri İlamsız İcra Takibinin Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
Tanıma veya tenfiz kararının yokluğunda doğrudan icra edilebilir bir yöntem olması ve tanıma ve tenfiz kararına ayrıca ihtiyaç duyulmaksızın bütün Avrupa Birliği üye ülkelerde doğrudan uygulanabilir olması yönüyle son derece pratik ve sonuç getirici bir yöntemdir.
Ne var ki borçlunun itiraz etmesi ihtimal dahilinde olup olmadığı bile önceden değerlendirmeye alınmalıdır. Borçlunun itiraz etmemesi halinde borç derhal icra edilebilir bir hale dönüşebilecektir. Borçlunun, düzenlenecek ödeme emrine (gerekçeli veya gerekçesiz) itiraz etmesi halinde ilgili yerel mahkemede yine bir alacak davası açılması gerekebilir. Bu aşamada Avrupa Ödeme Emri pratikliğini yitirebilecektir.
Yurtdışındaki Borçluya Karşı İcra Takibi ve Haciz İşlemi Nasıl Yapılır?
Yurtdışındaki bir borçluya karşı Türkiye’den doğrudan bir haciz işlemi başlatmak, sanılanın aksine tek taraflı bir işlem değildir. Süreç, uluslararası hukuka, ikili anlaşmalara ve en önemlisi borçlunun bulunduğu ülkenin kendi iç hukukuna tabidir. Uluslararası alacak takibi uzmanlığı tam olarak bu noktada devreye girer.
Genel olarak izlenen hukuki yol haritası şu adımlardan oluşur:
- Türkiye’de Mahkeme Kararı Alınması: Öncelikle, alacağınızı ispatlayan belgelerle (sözleşme, fatura vb.) Türkiye’de yetkili bir mahkemede dava açılarak lehinize bir karar (ilam) alınır.
- Kararın Yabancı Ülkede Tanınması ve Tenfizi: Alınan bu Türk mahkeme kararı, borçlunun yaşadığı ülkedeki yetkili mahkemelere sunulur. O ülkenin hukuk sistemine göre kararın “tanınması ve tenfizi” talep edilir. Bu, Türk kararının o ülkede de yasal olarak geçerli ve icra edilebilir hale gelmesi demektir.
- Yerel Hukuka Göre Haciz İşlemleri: Tenfiz kararı alındıktan sonra, alacağın tahsili için o ülkenin yerel kanunlarına göre haciz işlemleri başlatılır. Örneğin, yurtdışındaki banka hesabına haciz veya diğer mal varlıklarının haczi, o ülkedeki yerel bir avukat veya icra dairesi aracılığıyla yürütülür.
Yurt dışında yaşayan kişi Türkiye’de icralık olur mu?
Evet, olur. Bir kişinin yurtdışında ikamet etmesi, Türkiye’deki bir borç için hakkında yasal takip başlatılmasına engel değildir. Ancak, davanın veya takibin hukuki bildirimi olan tebligatın, uluslararası usullere (örn: Lahey Tebligat Sözleşmesi) uygun olarak yapılması gerekir. Bu sürecin doğru yönetilmemesi, davanın usulden kaybedilmesine neden olabilir.
Uluslararası dava nasıl açılır?
Uluslararası bir dava açmak, öncelikle hangi ülke mahkemesinin yetkili olduğunun ve hangi ülke hukukunun uygulanacağının tespitiyle başlar. Bu analiz yapıldıktan sonra, dava dilekçesi ve deliller hazırlanarak yetkili mahkemeye başvurulur ve tebligat gibi uluslararası prosedürler işletilir. Bu karmaşık süreç, genellikle bir uluslararası dava avukatının uzmanlık alanına girer.
Borçlunun yurt dışında olması tebligat sürecini nasıl etkiler?
Bu, sürecin en hassas ve teknik kısımlarından biridir. Tebligat, Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı adli yardım sözleşmeleri çerçevesinde, genellikle konsolosluklar veya ilgili ülkenin merkezi makamları aracılığıyla yapılır. Sürecin uzun ve karmaşık olması nedeniyle, usulüne uygun yapılmayan bir tebligat tüm davayı geçersiz kılabilir.
Yurt dışında çalışan birinin maaşına veya banka hesabına haciz konulabilir mi?
Doğrudan Türkiye’deki bir icra dairesinden yurtdışındaki bir maaşa veya banka hesabına haciz kararı gönderilemez. Yukarıda açıklanan “Tanıma ve Tenfiz” prosedürünün tamamlanması gerekir. Türk mahkeme kararı o ülkede tanındıktan sonra, ancak o ülkenin yasaları izin veriyorsa, yerel makamlar aracılığıyla maaş veya banka hesabı haczi uygulanabilir.
Süreçte Uluslararası Bir Hukuk Bürosunun Rolü
Yurtdışı alacak takibi, sadece hukuki değil, aynı zamanda stratejik bir süreçtir. Pi Legal Consultancy gibi uluslararası alanda çalışan bir hukuk bürosu olarak şu kritik rolleri sizin adınıza üstleniriz.
- Doğru Stratejiyi Belirlemek: Davanızın en başında, size en uygun ve en az maliyetli yöntemi belirler.
- Profesyonel Müzakereleri Yürütmek: Dava dışı yollarda, sizin adınıza etkili ve sonuç odaklı müzakereler yapar.
- Uluslararası Prosedürleri Yönetmek: Avrupa Ödeme Emri veya tanıma-tenfiz gibi karmaşık uluslararası prosedürleri hatasız yönetir.
- Geniş Partner Ağı ile Yerel Destek Sağlamak: Doğrudan yurtdışında dava açılması gerektiğinde, o ülkedeki güvenilir partner hukuk büroları aracılığıyla süreci koordine eder.
Sonuç
Borçlunun yurt dışında ikamet etmesi, Türkiye’de ikamet eden alacaklılar için takip yapılmasını son derece zorlaştırmaktadır. Özellikle takip yapılacak ülkenin bir Avrupa ülkesi olması halinde dövizin TL karşısında göreli yüksekliği atılacak adımların son derece itina ile atılmasını gerektirmektedir. Ayrıca somut olay karşısında doğru tercihlerin yapılmaması, alacaklının çok ciddi bir zaman ve masraf kaybına katlanmasına yol açabilecektir. Bu türden bir hukuki yardımın yokluğu, çok daha masraflı ve uzun sürebilecek takip yollarına başvurulmasına rağmen alacağın tahsil edilememesi ile neticelenebileceği mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bu alanda faaliyet gösteren bir uluslararası hukuk bürosu veya uluslararası avukat ile sorunlara çözüm arama mağduriyetin önüne geçebilecektir.
Hukuki alandaki faaliyetlerimiz için Linkedin sayfamızı buradan ziyaret edebilirsiniz
Güncelleme Tarihi : 16.07.2025